Kardiyoloji

Kalp hastalıkları ve özellikle koroner damar hastalığı dünyada olduğu gibi ülkemizde de başta gelen ölüm nedenleri arasındadır. Vücudumuzdaki organların canlılığını koruyabilmeleri ve görevlerini yapabilmeleri için oksijen ve besin maddelerine gereksinimleri vardır.

Hizmetler

Kalbimizin de görevini yapabilmesi için beslenmesi gereklidir. Kalbin kendisini besleyen damarlara “koroner damar” (koroner arter) denmektedir. Koroner arterlerde damar sertliği (ateroskleroz) sonucu oluşan daralma veya tıkanma neticesinde kalbimiz yeterince beslenemez ve görevini aksatır. Sonuçta pompa görevi aksadığından kan aracılığıyla organlarımıza ulaşan oksijen ve besin maddeleri azalır ve zamanla çeşitli organlara ait yetersizlik belirtileri ortaya çıkar.

Kalp hastalıkları ve özellikle koroner damar hastalığı dünyada olduğu gibi ülkemizde de başta gelen ölüm nedenleri arasındadır. Vücudumuzdaki organların canlılığını koruyabilmeleri ve görevlerini yapabilmeleri için oksijen ve besin maddelerine gereksinimleri vardır. Gerekli olan oksijen ve besin maddeleri organlara atardamar (arter) yoluyla kan ile taşınır. Kanın atardamarlara pompalanması işini kalbimiz yapar.

Kalbimizin de görevini yapabilmesi için beslenmesi gereklidir. Kalbin kendisini besleyen damarlara “koroner damar” (koroner arter) denmektedir. Koroner arterlerde damar sertliği (ateroskleroz) sonucu oluşan daralma veya tıkanma neticesinde kalbimiz yeterince beslenemez ve görevini aksatır. Sonuçta pompa görevi aksadığından kan aracılığıyla organlarımıza ulaşan oksijen ve besin maddeleri azalır ve zamanla çeşitli organlara ait yetersizlik belirtileri ortaya çıkar.

Koroner Anjiyografi Neden Yapılmalıdır?

Koroner arter hastalığının, özellikle kalp hastalığı risk faktörlerine sahip kişilerde erken tanınması ve tedavi edilmesi hayati önemdedir. Amaç kişiyi olası kalp krizinin sonuçlarından korumaktır. Bu nedenle EKG (kalp grafisi), ekokardiyografi (kalp ultrasonu), eforlu EKG (koşu bandı) gibi kardiyolojik tetkikler neticesinde koroner arter hastalığı şüphesi görülen kişilerde tanının kesinleşmesi için koroner anjiyografi denen tanısal işlemin yapılması gerekli olabilir.

Koroner anjiyografi bir tanı yöntemi olup bir ameliyat türü değildir. Koroner anjiyografi, kalp damarları (koroner arter) içine özel bir ilaç verip, özel bir görüntüleme sistemi kullanılarak görüntülerinin alınması işlemidir. Koroner anjiyografi, anjiyografi cihazı ve eğitimli-deneyimli kardiyoloji uzmanı ile sağlık personelinin bulunduğu gelişmiş laboratuvarlarda yapılır. İşlem için hastanın uyutulmasına gerek yoktur, işlem süresince hasta uyanıktır ve konuşabilir. Koroner anjiyografide kalp damarlarına ulaşmak için çoğunlukla sağ kasık atardamarı (bazen kol) kullanılır. Sağ kasık atardamarına (femoral arter) girmek için kasık bölgesi iğne ile uyuşturulur ve damar içine bir plastik kılıf yerleştirilir. Hasta bu işlem sırasında bazen hafif bir sızı duyabilir. Bundan sonraki bölümde hasta herhangi bir şey hissetmez. Sonra ince-küçük ve bükülebilir bir boru (kateter) plastik kılıf yolu ile kalbi besleyen küçük atar damarların (koroner damarlar) çıktığı en büyük atar damara (aort) kadar ilerletilir ve koronerlerin aorta giriş yerlerine yerleştirilerek, koroner arter içine boyalı bir madde (kontrast madde) verilir. Böylece değişik açılardan çekilen filmlerde koroner damarlar görüntülenebilir ve hangi bölgede ne kadar daralma olduğu tespit edilebilir. Boyalı maddenin enjeksiyonu ağrı hissi vermeyecektir. Ancak boyalı madde damarlara verilirken 20-30 saniye kadar geçici sıcak basması ve kızarma, bulantı hissedilebilmektedir.

ARİTMİ(KALPTEKİ RİTİM BOZUKLUĞU, TEKLEME) NEDİR, NASIL TANI KOYULUR, NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Sağlıklı bir kalp, istirahat halinde dakikada 60-80 arasında çarpar. Ve her atım arasındaki süreler eşittir, yani ritmiktir. Beden aktivitesi arttığında, örneğin yürüyüş, spor yapma, ağır iş yapma ya da stres altına girme durumlarında kalbimizin bir dakikadaki atım sayısı artar. Ancak, yine de atımlar arasındaki süre eşit ve yine ritmiktir. Kalbimizde, ritmi üreten bir nokta vardır, elektrik uyarısı üreten bu noktanın kendisi anormal ritimli atımlar üreteceği gibi, bazen de bu noktadan sağlıklı üretilen ritim uyarılarının, lifler aracılığı ile kalp kasına iletilmesi esnasında iletim kusurları olabilir. Her durumda anormal ritimli kalp atımları oluşumun ayol açabilir. Hastalar kimi zaman bu anormal atımları hissederek kendileri hekime başvurdukları gibi kimi zaman da her hangi bir maksatla çekilen rutin bir EKG de tesadüfen anormal ritimli kalp atımları olduğu hekim tarafından fark edilebilir.

Anormal ritimli kalp atımları, sorunun şiddetine göre kalbin pompa görevini bozarken diğer yandan pıhtı oluşumuna yol açıp, bu pıhtıların kalp, akciğer, beyin ve diğer bazı organların damarlarını tıkaması ile acil ve hayati sorunlara yol açması söz konusu olabilir. Bu nedenle, ritim bozukluğu önemli ve tedavi edilmesi gereken bir kalp sağlığı sorunu olarak görülmelidir.

Her hangi bir nedenle ritim bozukluğu saptanan hastalar için özel geliştirilmiş Elektro-fizyoloji laboratuvarları kurulur. Bu laboratuvarda kalbin atımları derinlemesine incelenerek öncelikle anormal ritmin tanısı yani adı koyulur. Ardından ritim bozukluğunun, uyarının çıktığı noktada mı olduğu ya da iletim yollarında mı olduğu anlaşılmaya çalışılır. Haritalama adı verilen bu işlemden sonra hastanın kalp içindeki iletim yollarında nereye müdahale yapılacağı tam olarak netleştirilir. Yine koroner anjiyografi laboratuvarı ortamında ve kateter tekniği kullanılarak bu anormal iletim olan noktalara radyofrekans yöntemleri ile müdahale edilir ve anormal ritim üreten odaklar ortadan kaldırılarak, hastanın normal bir kalp ritmine ulaşması sağlanır.

      Servis Doktorlarımız

      Size nasıl yardımcı olalım ?